Cumartesi, Ekim 11, 2008

Muhammed Emin Er (K.s) HAYATI



Muhammed Emin Er, Zülfügül lakabını taşıyan Hacı Zülfikârın oğlu olup, milâdî 1914, hicrî 1332 tarihinde, Birinci Dünya Savaşı başlangıcında Diyarbakır’ın اermik kazasının Külüyan (yeni ismi Kalaş)kِöyünde doğdu. Soyadı kanunundan öِnce ailesi “Miryânî” olarak bilinirdi. “Er” soyadı “miryân”ın tekili olan “mîr”in tercümesidir. Henüz dِört-beş yaşlarındayken annesi Havva hanım vefât etti. Babası zengindi, âlimleri çok severdi. Bu sebeple çocuklarının da okuyup âlim olmalarını çok arzu ederdi. Bu amaçla çocuklarına ders vermesi için bir hoca getirdi. Hocanın bütün masraflarını karşıladı. Daha sonra hocayı evlendirdi ve bir bağ satın alıp kendisine hibe etti. Ayrıca ona bütün ihtiyaçlarını karşılamayı taahhüt etti. Kendisi ve büyük kardeşi Ali, bu hocadan Elifbâ okumaya başladılar. Ancak Elifbâ bitmeden babası vefât etti.Üvey annesinin sonra da ağabeyinin yanında yetim olarak kaldı. Bu esnada kendi ailesinin keçilerine çobanlık yaptı. çobanlık yaparken yazı yazacak kağıt ve kalem olmadığından düz satıhlı taşlar üzerine yine taşlarla yazı yazmaya çalışırdı. Böِylelikle Osmanlıca alfabeyi söِkerek okumayı ِöğrendi. Kendi kendine okumayı ِöğrendiği için insanlar onun için “Hızır ona uykuda ders veriyor” derlerdi.


İlme olan hırsından ve merakından dolayı, kendisine Kur’ân okumayı ve ilim ِöğrenmeyi nasîb etmesi için ağlayarak Allah’u Teâlâ’ya yalvarırdı. Her fırsatta kendisinden faydalanabilecek bir ilim sahibi olduğunu duyduğu insanların peşinden koşardı. Hatta bu maksatla seferî hükmüne girip namazı kısaltmanın câiz olacağı mesâfelere bile giderdi. Bu gayretleri sonunda mektup yazabilecek ve Osmanlıca kitapları okuyabilecek hale geldi. Arap dili ve ilimlerine gelince bu ilimlerde bilgi sahibi olan kimseler o memlekette zaten yoktu.

Bununla birlikte o sıralar bir de İslamî harfler yürürlükten kaldırıldı. Kur’ân ve İslamî ilimleri ِögrenmek yasakladı. öyleki hiç kimse kendi evinde bile olsa çocuklarına Kur’ân öِğretemiyordu. Bu nedenle Suriye’ye gidip İslamî ilimleri öِğrenmek için memleketini terkederek yola çıktı. Gaziantep’e gitti. Ancak oradan Suriye’ye geçme imkânı bulamayınca Adana’ya gitti. Oradan İstanbul’a ve Bursa’ya gitti. Daha sonra tekrar Adana’ya döِndü. Yedi sene devam eden seferleri boyunca çeşitli hizmetlere girdi. Rüyâda Hızır (a.s.)’ın işâreti üzerine sıla-ı rahim niyetiyle memleketine döِndü. Kısa bir müddet sonra tahsil için Suriye’ye sefer etti. Suriye’de bir müddet ilim tahsilinde bulunduktan sonra geri dِönüp tahsiline Türkiye’de devam etti.

İlim tahsiline başladığında 25 yaşında idi. Memleketinde İslamî eğitimde takip edilen usûl gereği Sarf ilmini ِöğrenerek tahsile başladı. Sonra Nahv, Mantık, Vadc, İsti’âre, Edebü’l-bahs ve’l-münâzara, Beyân, Meâ’nî, Bedi’, Usûlu’d-din, Usulu’l-fıkıh ve Kelâm ilimlerini tahsil etti.

Bir yandan medresede okutulan bu on iki ilmi öِğrenirken, diğer yandan Fıkıh, Tefsir, Ferâiz, Tecvid gibi diğer ilimleri de ِöğrendi. eş-Şeyh Muhammed Ma’şûk b. Şeyh Muhammed Ma’sûm’dan (ki kendisi Abdurrahman et-Tâğî’nin torunudur) bu ilimlerin hepsinde 1950 yılında icâzet aldı. Kendisinden bu ilimleri bir çok talebe okudu ve icâzet aldılar.

Ayrıca, tasavvufta muhtelif mürşidlerin terbiyesinden geçti. Amelî icâzetini (halkı irşad izni) merhum Muhammed Saîd Seydâ el-Cezerî’den aldı.

Kendisi Saîd Nursi Hazretleri ile de 1951 yılında Isparta’da gِörüşmüştür.üـstad Saîd Nursi onu has talebelerinden kabul ettiğini ve on beş gün misafir etmeyi arzu ettiğini ancak tarassut altında olduğu için bunun mümkün olmadığını, bundan dolayı memleketine hemen geri döِnmesine izin verdiğini ancak eğer yolda ondan sorulursa ziyarete değil ticarete geldiğini sِöylemesini kendisine ifâde etmiştir.

İlim tahsilinden sonra hayatı boyunca ders verme, imamlık, vâizlik, tebliğ ve İslam’a davet gibi hizmetlerle meşgul oldu.

Ders Aldığı Bazı Hocalar

1. el-ـüstâz el-âlim el-âmil el-müftî Molla Hasan el-Tahvîkî: Mardine bağlı Derik müftüsü idi. Sarf iliminde hocası olmuştur.


2. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Rasul: Siirt’in Garza kazasındandı. Nahv ilminin bazı konularında ondan ders almıştır.

3. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Abdussamed: Siirt’in Garza kazasındandı. Nahv ve Sarf ilimlerinde ondan ders almıştır.

4. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Abdullah: Aslen Van iline bağlı Serhad’dandı. Sonra Diyarbakır’a taşınmıştır. Mantık, Vadc, İstiâre, آdâb, Meâni, Beyân, Bedîc, Usûlu’d-din ve Usûl-u Fıkıh ilimlerinde hocası olmuştur. En çok bu hocanın yanında ders okumuştur. Molla Abdullah, Bedîüzzaman’ın medrese arkadaşıydı, ondan çok bahsederdi.

5. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Abdulhâlim: Halebe bağlı Amud kazasından idi. Fıkıh ve bazı Nahiv meselelerinde hocası olmuştur.

6. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Şeyh Abdurrezzak: Mardin’in Halili kِyündendi. Şeyh Ahmed Haznevî’nin halifesiydi. Bazı Nahiv meselelerinde hocası olmuştur.

7. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Hâfız Hacı Haydar Efendi: Ondan Kur’ân-ı Kerim dersleri almıştır.

8. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Şeyh Zeynelâbidin: Siirt’in Fursa kِyündendi. Şeyh Hazin’in torunuydu. Tecvid ve Mahâric-i hurûf (Arapça harflerin telaffuzu) ilimlerinde hocası olmuştur.

9. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Şeyh Şerefuddin Fursâvi: Siirt’in Tillo’ya yakın Fürsa kِyündendi. Siirt’te mukimdi. Kelam ilminde hocasıydı.

10. el-ـüstâz el-âlim el-âmil Molla Şeyh Muhammed Macşuk: Şeyh Macsum El-Nurşînî’nin oğluydu. Bitlis’in Nurşin kِyündendi. Kelam ilminde hocasıydı. Şeyh Ahmed Haznevî’nin halifesiydi. Mekke’de vefat etti. Cennet-i Muallâ’ya defin edildi.

11- Şeyh Ahmed-i Şorşubî. Diyarbakır’ın Şorşub kِöyündendi. Medresesi müsâit olmadığı için yanında az bir müddet ders aldı. Şeyh Ahmed 80 yaşlarında olduğu halde ders verirken hep diz üzerinde otururdu. Molla Abdüssamed’in kayınbiraderiydi.

Tasavvufta ـüstadları

1. Şeyh Ahmed Haznevî: Şu anda Suriye’de bulunan Hazne’dendi.

2. Şeyh Muhammed Saîd Seydâ: Cizre’liydi. Kendisinden icâzet almıştır.

3. Şeyh Mahmud Sami: İstanbul’dandı.

Allah hepsine rahmet eylesin ve hayırla mükafatlandırsın

Talebeyken Bu Hocalardan Okuduğu Muhtelif İlimlere Dair Kitaplar

1. Emsile (Sarf)

2. Binâ (Sarf)

3. Maksûd (Sarf)

4. ‘خzzî (Sarf)

5. Birgivî’nin ‘Avâmili (Nahv)

6. İzhâr (Nahv)

7. Kâfiye (Nahv)

8. Curcâni’nin ‘Avâmili (Nahv)

9. Zurûf (Nahv)

10. Terkîb (Nahv)

11. Sa’dullâh (Nahv)

12. Şerh’ul-Muğnî (Nahv)

13. Merâh (Sarf)

14. Dinkûs Şerhu’l-Merâh (Sarf)

15. Hallu’l-Ma’âqıd (Nahv)

16. Sa’dullah şerh’ul-Enmûzec (Nahv)

17. Netâic Şerhu’l-Izhâr (Nahv)

18. Câmi Şerhu’l-Kâfiye (Nahv)

19. İsâgûci (Mantık)

20. Husâm Kâti (Mantık)

21. Muhyiddin (Mantık)

22. Fenârî (Mantık)

23. Kavl-i Ahmed (Mantık)

24. Risâlât-i ‘Isâm (İstiâre)

25. Risâle-i Ebî Bekir-i Sûri (İsti’âre)

26. Risâle-i Semerkandî (Vadc)

27. Risâle-i Ebî Bekir (Vadc)

28. Velediyye (آdâb)

29. Uluğ (آdâb)

30. Mes’ûdî (آdâb)

31. Abdulğafûr (Nahv)

32. Abdulhakîm (Nahv)

33. Şerh-u Şemsiye (Mantık)

34. Muhtasaru’l-Ma’âni (Me’âni, Beyân, Bedic)

35. Mahallî Şerh-u Cem’ il-Cevâmic (Usûlu’d-Din ve Usûlu’l-Fıkıh)

36. Şerhu’l-Akâid (Kelam)

37. Multekâ (Fıkıh)

38. Minhâc (Fıkıh)

39. Celâleyn (Tefsir)

40. Ferâiz (Miras Hukuku)

41. Karabaş (Tecvid)

42. Cezerî (Tecvid)



Bu Kitaplardan Talebeyken Ezberledikleri

1. Emsile

2. Binâ

3. Maksûd

4. ‘İzzî

5. Merâh

6. ‘Avâmil

7. İzhâr

8. Kâfiye

9. Avâmilu’l-Curcâni

10. Zurûf

11. Terkîb

12. İsâgûcî

13. Risâlât-i Ebi Bekir (Vadc)

14. Risâlât-i Ebî Bekr (İstiâre)

15. Karabaş

16. Ferâiz

17. Velediyye

İcâzet Verdiği Talebelerden Bazıları

1. Musa el-Mardinî el-Fârûkî,

2. Muhammed Kudsî Hâlidî,

3. Muhammed Silvânî,

4. Receb Derviş Hasenî,

5. Mahmud Sünicî

6. Muhammed Câvidî,

7. Muhammed Şerif Bozovalı

8. Reşid Besni,

9. Seyyid Abdurrahman Berzencî (Iraklı).

Hiç yorum yok: