Perşembe, Nisan 03, 2008

İCAZETNAMESİ

Bismillahirrahmanirrahim

Daimi hamdler, O’nun tarafına dönüp, O’na yaslanıp kapısında bekleyenleri kendisine kavuşturan Allah Teâlâ Hazretlerine olsun.
Bir hamd ki, eda etmesinden aciz olduğumu itiraf ettikten sonra sözlerime başlıyorum.
Bir hamd ki beliğlerin (mükemmel hatiplerin) lisanları onu sayı altına alamamış. Bir hamd ki evliya ve enbiyaları hayran bırakmış. Hatta en kamil okuyan Resûlullah bile Allah Teâlâ Hazretlerinin senasını sayı altına alamadığını itiraf ederek buyurdu ki “Ey Allah’ım Sen kendine sena ettiğin gibi, ben de sana sena edip sayı altına alamam.”
Salat ve selam senin mukaddes yolcularının efzali üzerine olsun.
Âl ve ashabı üzerine olsun.
Senin ünsiyetine ve marifetine ulaşmak isteyenler üzerine olsun ve bu yolda bulundukları müddetçe devam etsin.
Bundan sonra;
Bu icazet ki ehlullahın yolunda Allah Teala Celle ve Âlâ Hazretlerine ulaştıran ilimler ve en menfaatli olduğunu idrak edip maneviyat bahçelerinin kamil bir bahçesinin yoluna ve Hazretü’l-hazerat sırları içerisinde yürüyen toplum içerisine girip, âlem-i melekûte daldırıp, lahûtiyet parıltılarından bazılarına muttali oldu. Bununla birlikte ona meşakkatli şeyler değersiz ve küçük görüldü.
Bu parıltılar onun kalbini Hazret-i Rabbü’l-erbab olan Allah Teâlâ’ya (c.c) çekip, Melikü’l-Müteal olan Allah Teâlâ’nın (c.c) zikriyle meşgul olarak ehl-i halden olup, zâkirlerinin yoluna girdi.
Rabbul âleminin mübarek sözü olan “Kendine çekil, sözle (sesli) değil gizlice akşam sabah Rabb’ini zikret ve gafil olma.” âyetine imtisal edip yanımda Allah (c.c) yoluna girenlerden oldu.
Hacı Abdurrahman bin Ali Osman Trabzoni ilimlerin bütününün delillerinden bazılarını huzurumda okudu ve yanımdakiler toplumu içerisine girdi.
Akıllı ve düşünce sahibi insanlara zikir telkin etmeye ve teveccüh etmeye, mürid ve talebeleri tarika-i Âliye-i Nakşibendiye üzere terbiye etmesi için ona icazet verdim.
Allah Teâlâ (c.c) bu tarikat-ı âliyenin sahiplerinin sırlarını mukaddes kılsın. Allah Teâlâ (c.c) sünnet-i şerifeye, bu tarikatın bütününün ittibaını nasip eylesin.
Girdiği tarikatın aslına ve tarikatın sığınağı olan şeriata muhalefet edinceye kadar bu icazet ona verilmiştir.
Onun reddi benim reddimdir. Yardımı benim yardımımdır. Eli benim elimdir. Kabulü benim kabulümdür. Terbiye etmede ve şer’î ilimlerde ona icazet verdim. Yüksek mertebedeki meşayıhlarımın bana icazet verdiği gibi. Görüş sahiplerinin yanında muteber olan şartlarla. Bütün fenlerde ders okumaya, telif edilmiş çok sayıda eserleri okumaya ve bundan sonraki zamanlarda Melik-ü Rahman olan Allah Teâlâ’nın (c.c) yardımıyla açılacak olan ilimleri de okumaya, ona icazet verdim.
Bundan sonra;
Evvela kendi nefsime, ona ve bütün ihvanlarıma vasiyetimdir. Onlara:
o Evvela varlıklarını yok bilmeleri,
o Vaadlerini yerine getirmeleri,
o Var olana kanaat etmeleri,
o İbadet edilen Rabb’e tevekkül etmelerini,
o Ehl-i sünnet ve’l-cemaatın itikadı üzerine itikatlarını tashih etmeleri,
o Sahabelerin arasında meydana gelen hadiselere saldırmamalarını, (Allah o sahabelerden razı olsun) onlara hüsnü zanda bulunmalarını,
o Müslümanların âdil imam ve vüzeralarına karşı iyi davranmayı ve böyle davranmayı tavsiye etmelerini
o Ehli İslam’ın alçak, şerefsiz ve pinti kafirler üzerine mensur olmaları için dua etmelerini,
o Yalan yanlış iddialardan vazgeçmelerini,
o Dünya eşyalarından nefisleri için haram bir şey almamalarını, yalnız helalden alıp onları Melik-ü Müteal olan Allah Teâlâ’nın (c.c) rızası için sarfetmelerini,
o Kendini bilemeyen gençlerden sakınmalarını,
o Kötü ahlaklı kişilerle bir araya gelmemelerini,
o Alçak dünyayı terk etmelerini,
o Mahlûkatın Rabb’ine karşı niyetlerini ihlaslı kılmalarını tavsiye ederim.
Çünkü niyet ibadatın ruhudur.
Efendilerin Efendisi “amel yalnız niyettir” buyurmuştur.
o Otururken ve hareket halinde kalbî zikirle meşgul olmalarını, nafile namazlarla meşgûl olmalarını,
“Allah’ım (c.c) hamd ile seni tesbih ederim. Mahlûkatlarının sayıları kadar. Senin razı olacağın kadar. Arş-ı âlânın zinetleri kadar. Allah Teâlâ’nın (c.c) kelimelerinin mürekkebi kadar. O’nu zikreden zâkirlerin zikirleri kadar, O’nun zikrinden gâfil olan gâfillerin gafletleri kadar,” tesbihine devamlarını tavsiye ederim.
Salat ve selâm hidayetin imamı olan Efendimiz Muhammedü’l-ümmi (s.a.v) üzerine, âli ve ashabı üzerine olsun. Mahlukatın nefes sayıları ve bütün zerreleri kadar, her vakit, her ân devamlıların devamı ile ve asırların devamı ile. O’nun yanındaki kudret ve hürmet şerefine. Ey merhametlilerin en merhametlisi.
Hamd âlemlerin Rabb’ı olan Allah’a (c.c) dır .
Hakir, fakir, talebelerin ve miskinlerin hizmetçisi Mustafa Feyzi ibni Emrullahi Tekfurdaği.

Hiç yorum yok: