Çarşamba, Mart 26, 2008

Hoca İshak Efendi

Hoca İshak Efendi 1803 (1218.H) tarihinde Harput’un Perçenç köyünde doğmuştur. Babası Perçençli meşhur Şeyh Hacı Ali Efendinin torunu Abdullah Efendidir.
İlk medrese tahsilini Harput’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelmiş, Fatih medreselerinde ders görerek tahsilinin ikmal ve icazet aldıktan sonra tekrar Harput’a dönmüştür. Harput’a gidince münhal bulunan Meydan Camii medresesine müderris tayin edilmiş ve kısa bir zamanda ilmi kıymet ve derecesi Harput muhitinde şuyu bulunca yüzlerce talebe müracaatla medrese kayd ve hocadan ders görmeğe başlamıştır. Fakat her nasılsa bu müderrislik kendisini tatmin etmemiş ve nihayet Harput’da bir iki sene ancak kalabilmiş ve sonra tekrar İstanbul’a dönmüştür.
İstanbul’da Fatih medreselerinde ders okutmağa başlayınca az zaman içerisinde şöhret kazanmış ve 1866-1870 tarihleri arasında Sultan Azizin Sarayına davet edilmiştir. Sultan Azizle görüşmelerinde padişahın sevgi ve teveccühünü kazanmış olacak ki, kendisine huzur hocalığı verilmiştir.
Sultan Azizin Bektaşiliğe çok merakı varmış. Bu merakını, Hoca İshak Efendiye açınca, Hoca Bektaşilik hakkında gayet mufassal bir reddiye yazarak Padişaha taktim ve Padişahı bu reddiyesiyle ikaz etmiştir. Sonraları, birinci reddiyesini kafi görmeyerek izahlı ve daha müspet ikinci bir reddiye daha yazmıştır.
Sultan Aziz’in ölümünden sonra Sultan Hamid, Hoca İshak Efendiyi daima nezaret altında bulundurmuş, bir taraftan da yazdıkları ilmi makaleleri takip eder, okur, “Bizim İshak Hoca yine coştu” dermiş.
Hoca İshak Efendi, Fatih camiinde ders okutmuş ve icazet de vermiştir. İstanbul payeliği rütbesiyle rüus almış, Evkaf Nezaretinde büyük bir komisyona aza tayin edilmiştir.
Bir aralık maarif meclisi azalığında bulunmuş ve sonra da 1855 (26 Muharrem 1272) tarihli örneği aşağıda yazılı irade-i seniye ile Darülmarif hocalığına tayin edilmiştir.
Eserlerine gelince:
1. Şemsülhakika
2. Ziyaülkulüb
3. Zübde-i ilm-i kelam
4. Esile ve ecvibe-i hikemiye
5. Miftahüluyun
6. Esile ve ecvibe-i macmütülkavaid(4)
7. Kaşilfülesrar
gibi değerleri telifleriyle İbn-i Sinanın (İştişfa cümletüşşifa) adlı eserini tercüme etmek suretiyle ilim alemine eserler bırakmıştır.
Bunların içerisinde en kıymetlisi (Şemsülhakika) namındaki sualli ve cevaplı eseridir ki, 290 sahifeden ve 287 bölümden ibaret olan bu nefis eseriyle: dini itikad meseleleri, Tevrat’da ve İncil’de olan tağayyürat ve tebeddülatın tafsilatı, Kuran-ı Kerimin kütüb-i münzilenin ala ve erfa’ı ve cemi-i sıfat-ı ilahiyeyi cam-i bulunduğu, Hazret-i İsa’nın çarmıha gerilmesi, semaya çıkması, Allahın oğlu ve Uluhiyetinini reddi ile nübüvvetinin isbatı, asıl İncil’in kelamüllah olup nasaranın ellerinde bulunan İncil ifsad suretiyle tağyir ve tahrif edilmiş olduğu gibi sualli ve cevaplı çok mühim ve derin ilmi mübahaseleri münakaşa ve isbat etmiştir.
Birkaç sene evvel bildiklerinden birisi, İstanbul’da Bebek de Robert Kolej kütüphanesinde, Harputlu bir zata aid bir kitabın mevcut olduğunu haber vermişti. Tetkik için boş zaman bulup da koleje kadar gidememiştim;fakat bir türlü içimden de çıkmıyordu, nihayet meseleyi, Kolejde okuyan yeğenlerimden Selçuk Sunguroğlu’na açtım, bu kitabı arayıp bulmasını ve numarasının tespitini kendisine havale ettim, Selçuk kitap’ı bulmuş ve imza mukabilinde alarak bana getirmişti. Bir de ne göreyim, Hoca İshak Efendinin (Şemsülhakika)namındaki eseri.. Bu kitap, 1861(1278.H) tarihinde takvimhane-i amirede tab ve neşredilmiş ve Tevfik Fikret merhum tarafından Robert Koleje hediye edilmiştir.
(Karınca kapdan)namıyla bir eseri daha olduğundan yeni haber aldım.
Hayatında Beykoz’un Akbaba köyünde 1886 (8 Şaban1303) tarih ve 170 sayılı irade-i seniye ile inşasına izin verilen bir cami yaptırmış ise de birinci cihan harbi içerisinde asker işgali yüzünden ve bakımsızlıktan yıkılmıştır.
1892 (1310.H) tarihinde İstanbulda ölmüştür, Fatih Camii neticesinde medfundur. Mehmed Cemaleddin namında bir oğlu vardır.

Hiç yorum yok: