Perşembe, Kasım 20, 2008

Muco Beyden bir yazı Domuz eti niçin haramdır ?

Domuz eti niçin haramdır?

CEVAP:*Bu yazı "Merak Ettiklerimiz 1 (Prof. Dr. Adem Tatlı)" adlı kitaptan

alınmıştır ve Prof. Dr. Selahattin Salimoğlu'na aittir. Cihan Yayınları,

ISTANBUL; ISBN 975 - 7486 - 13 - 2)

İMTİHANIN GEREĞİ Bir şeyin helal veya haram olması, Allah'ın emrine tabidir.

Allah bir şeye "helal" derse helal, "haram" derse haram olur. Yani din bir

imtihandır, insanlara yapılan bir tekliftir. Cenab-ı Hak, cennete layık bir

duruma getirmek için, insanları imtihana tabi tutuyor. Bu sebeple, bazı emir ve

yasaklar koymuştur. Esas olan da bu emir ve yasaklara uymaktır. Bu prensiplerin

gerek insanin şahsi hayatına, gerekse cemiyet hayatına pek çok faydaları vardır.

Dolayısıyla bunlar, emir ve yasağa daha şuurlu olarak riayet etmemizi sağlıyor.

Dinimizin yasakladığı hususlardan birisi de, domuz etidir. Bu yasaklamanın, pek

cok hikmeti vardir. Biz, burada sadece birkaçına işaret etmeğe calışacağız.

ZEHİRLİ MADDELER Domuz eti çok yağlıdır. Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer.

Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur. Kandaki bu fazla miktardaki yağ;

atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infarktüsüne sebep

olur. Ayrıca, domuz yağ içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler

mevcuttur. Vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için, lenf

bezlerinin fazla calismalari icab eder. Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf

düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi seklinde kendini gösterir. Hasta çocugun

boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu

hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir. Hastalığın ilerlemesi

halinde, bütün lenf bezleri cerahatlanarak şişer. Ates yükselir, ağrı başlar ve

tehlikeli bir durum ortaya çıkar.

FAZLA MİKTARDA KÜKÜRT Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu,

kükürt yönünden çok zengindir. Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış

olur. Bu fazlalıksa; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde

iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz

eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen

sümüksü bag dokusu alir. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlıgına

tahammül edemeyerek altında ezilir. Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana

gelir. Domuz eti yiyenlerin elleri peltelesir, yağ tabakaları teşekkül eder.

Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve hareketsiz olur. Bazı

futbolcular bu sebeple mesleklerinden olmuşlardır.

ASIRI BÜYÜME Domuzda büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman birkaçyüz

gram olan domuz yavrusu, alti ayda yüz kiloya (!) erişir. Bu kadar süratli

gelişme, büyüme hormonunun fazlalıgı sebebiyledir. Domuz etiyle fazla miktarda

alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar.

Burun, çene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir sekilde büyümesine ve vücudun

yağlanmasına sebep olur. Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine

zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzlarin

belli bir yaştan sonra kansere yakalandıklarını ifade ederler.

DERİ HASTALIKLARI Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen

maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi

iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar. Bu maddeler ayrıca; kan cibani,

apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar ve damar iltihaplari gibi

hastalıklara yakalanma ihtimalini artırır. Bu sebeple doktorlar, kalb

hastalarına domuz eti yememelerini tavsiye ederler.

BIR HATIRA Alman hekimi Prof. Dr. Reckeweg "Domuz Eti ve İnsan Sağlığı" adlı

eserinde bir hatırasını şöyle anlatır: "Tedavi maksadıyla bir çiftçi ailesinin

biraz sapa yörede bulunan ciftligine gitmiştim. Babada müzmin antroz

(dejeneratif eklem hastaligi) ve kalça eklemi iltihabı vardı. Ayrıca

karaciğerinden de rahatsızdı. Annenin bacaklarında varis ve eziyet verici

kaşıntısı olan ekzama vardı. Ailenin kızlari ise, kalp yetmezligi ve

romatizmadan rahatsiz idi. En saglıklıları görünmesine rağmen ogulları da anjin

sonrası kalp yetmezliğinden ve kan cibanindan müsteki idi. Evin öbür kizi ise

müzmin bronşitten muzdarip idi. Ogullarından bir digeri de, "domuz kıllanması"

ve müzmin plörite yakalanmış olup, devamlı tekrar eden fistül ifrazatindan

rahatsız idi. Yukarida sakinlerinin hastalıklarından uzun uzadıya bahsettigim

çiftlik evinde muayene sırasında garip bir olaya şahit oldum. Ailenin arasinda

iri cüsseli bir domuz hic istifini bozmadan asagi dogru sarkan kalın bir ağaç

dalına abanarak sırtını kaşıyordu. Hastalara "Oradaki domuzu görüyormusunuz?

Onun kaşınmasına ve iltihaplara yol açan maddeleri, etiyle beraber siz de

yiyorsunuz. İşte bu maddeler, sizdeki hastalıkların yegane sebebidir." dedim.

Yukarida kendilerinden bahsettiğim, Kara Ormanlar havalisinde oturan benzeri

çiftlik sahiplerinden verdigim nasihati dinleyenler, domuz eti yemekten

vazgecerek hastalıklarının çoğundan kurtuldular. Şimdi o ciftliklerin

etrafındaki otlaklarda İslam ülkelerinde oldugu gibi küçük koyun sürüleri

yayılıyor."

DOMUZ ETİ VE TRİSİN Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi

de Trisin [oku: Trischin] hastaligidir. Domuzlar bu hastalıgı trisinli fare

yemek veya trisinli domuz eti ile beslenmekle alırlar. Fakat Trisin domuzlarda

agir bir hastalik yapmaz. Halbuki insanlarda, çok tehlikeli ve öldürücü bir

hastalık meydana getirir. Domuz etiyle alınan Trisin kurtçuklar, mide ve

bağırsak yoluyla kana geçer. Böylece de, bütün vücuda yayılırlar. Trisin

kurtçukları özellikle çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas

dokularına yerleşirler. Çiğneme, konuşma ve yutma adelelerinde felçler meydana

getirirler. Yine kan damarlarında tıkanıklığa, menenjit ve beyin iltihabına

sebep olurlar. Bazi ağır vakalar, ölümle sonuçlanır. Bu hastalığın en kötü

tarafıysa, kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır. Trisin hastaligi, bilhassa

Avrupa ülkelerinde yaygındır. Sıkı veteriner kontrolleri yapılmasına rağmen,

İsveç, İngiltere ve Polonya'da Trisin salgınları görülmektedir. Yurdumuzdaysa,

yerli hristiyanların dışında Trisin hastalıgı görülmemistir.

GIDALAR VE İNSAN MİZACI İnsan ve hayvanlar, yedikleri gıdaların az-çok tesirinde

kalırlar. Mesela kedi, köpek, arslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun,

keçi, deve gibi ot ile beslenen hayvanlarsa daha uysal ve yumuşak huylu

oldukları malumdur. Bu durumda, insanlar için de geçerlidir. Nebati gıdalarla

beslenenlerin, genellikle halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların

ise daha sert mizaçlı olduklari tesbit edilmistir. Domuz, dişisini kıskanmayan

bir hayvandır. Domuz eti ile beslenen insanlarda, kıskanclık hissinin

zayıfladıgı veya dumura ugradıgı gözlenmistir Fransiz filozoflarından Savorin de

beslenmenin mizac üzerindeki bu tesirine cok önem vererek, "Bana ne yedigini

söyle, senin ne oldugunu haber vereyim." demiştir.

HELALLER IHTIYACA YETER Yüce Rabbimiz, istifademiz icin pek cok gida

yaratmistir. Bunun yaninda, bazi zararli seylerin yenip icilmesini

yasaklamistir. Cünki O, sonsuz sefkat ve merhamet sahibidir. Kullarina,

tasiyamayacaklari yükleri vermez. Emir ve yasaklari, insanlarin rahatlikla

altindan kalkabilecekleri seylerdir. Acaba insan icki icmeyince, domuz eti

yemeyince ne kaybeder?...

Hiç yorum yok: