Pazar, Kasım 09, 2008

KİTÂBUL İLM

Bâb: Çocuktan hadis dinlemek (semâ') ne zaman sahih olur?

1- İsmail b. Üveys bize anlattı ve dedi ki: Mâlik bana İbni Şihâb'dan, o Ubeydullah b. Abdullah'tan, o Abdullah b. Abbâs'tan naklederek dedi ki: (İbni Abbâs) şöyle dedi:

Bir dişi eşeğe binmiş olarak geldim. O sırada ergenlik çağına yak­laşmıştım. Allah Resulü (sav) Mina'da duvarsız bir hâlde namaz kıldı­rıyordu. Safın bir bölümünün önünden geçtim ve eşeği serbestçe otla­ması için salıverdim. Sonra da safa katıldım. Bu (hareketim) yadırgan­madı.[1]


Şerh


Yaklaştım" ifadesi, henüz ergen olmamakla birlikte bu çağın arefesinde bulunmayı ifade eder.

"Duvarsız" ifadesiyle kastedilen, sütresizdir. Yani Efendimiz namazını açık alanda, önünde her hangi bir sütre bulunmaksızın kılmaktadır. İmam Şafiî bu açıklamada bulunmuştur.

Sütre: Namaz kılan birinin, önünden geçecek her hangi bir şeyden dola­yı namazının bozulmaması için koyduğu engeldir.

Saffin bir bölümü" ifadesi mecazı olarak ön saf için kullanılmıştır.

Kimse bu (hareketimi) yadırgamadı" ifadesi, güçlü bir maslahatın gizli kusura (mefsedet-i hafiyye) tercih edilmesinin caiz ol­duğunu gösterir. Burada güçlü ve baskın maslahat namaz kılmak için cemaa­te katılmak, gizli kusur ise namaz kılanların önünden geçmektir.

İbni Abbâs, bu hadisi ergenlik çağına basmamış kimseden hadis dinlene­bileceği hususuna delil olarak göstermiştir. Çünkü hadiste geçen yadırga­mama fiili, sadece namazı değil başka eylemleri de kapsayan mutlak bir ni­teliktedir.


Hüküm


İmam Ebu Hanife ve diğer büyük ulemâya göre, çocuk, kadın, eşek, kö­pek vs.nin geçmesiyle namaz bozulmamakla birlikte sütre koymak gerekli­dir. Sütre, hafif sağ veya sola konulup tam karşıya konulmamalıdır. Sütre ile namaz kılanın arasından geçmek haramdır. Namaz kılarken, önünden geçeni uyarmak için hareketlenmek, seslenmek de mekruh olup namazın hikmetine aykırı bir davranıştır.

Hadis nakletme ehliyeti bakımından çocuk; köle, fasık ve kâfir hükmün­de olup yaşayıp gördüğünü anlatmasına dayanan hadisleri alınabilir. Ancak edâ, yani hadis naklinde bulunamaz.


Ders


Bu hadis-i şeriften çıkarılabilecek en önemli Ders, çocukların namaz gibi önemli bir ibadete katılmasını, bir takım ikinci derece öneme sahip kurallar sebebiyle engellememektir.

Bölümle ilgili olarakçıkarılması gereken Ders ise; "İlim yaşta değil başta olur" sözünden hareketle, temyiz sahibi çocukların anlattıklarının da dinle­meye değer olduğunun bilinmesidir. Çünkü bu yaştaki çocuklar, eğriyle doğ­runun ayrımım yapabilecek kafa yapısına sahiptirler. Bu hadis münasebetiy­le yaşça küçük olandan Ders almanın da mubah, hatta bir erdem olduğu söy­lenebilir.



Bâb: Kusur İşleme Endişesiyle Muhayyerliği Kısmen Terk Etmek


2- Abdullah b. Mûsâ İsrail'den, o îbni İshâk'tan, o el-Esved'den nakle­derek dedi ki: îbni Zübeyr bana şöyle dedi: Âişe (r.anhâ) sana çok sır verir­di. Kabe hakkında sana ne anlattı? Dedim ki: Bana şöyle demişti: Allah Re­sulü (sav) buyurdu ki: "Ey Âişe! Eğer kavmin henüz yeni olmasalardı." İbni Zübeyr dedi ki: Küfür -geçmişi- bakımından. "Kabe'yi yıkar, ona iki kapı yapardım: Bir kapı girmeleri için, bir kapı da çıkmaları için." İbni[2]



Şerh



el-Esved" İbni Yezîd en-Neha'f dir.

Küfür" bakımından, kelimesi yerine İmam Tirmizî'nin rivaye­tinde "Câhiliye" kelimesi kullanılmıştır.

Yaptı", yani Abdullah b. ez-Zübeyr, Kabe'yi fiilen yıkarak Peygamber efendimizin (sav) yapmak istediği şekilde inşa etti.

Bilindiği üzere Kabe, Kureyş ve diğer Araplar için çok saygın ve doku­nulmaz bir makama sahipti. Allah Resulü (sav), küfür ve câhiliye çağına henüz çok yakın olmaları sebebiyle Kabe'nin yapısı üzerinde bir değişikliğe gitmesinin, sanki onların aleyhine olarak tek başına bir iftihar sahibi olmak istiyormuş gibi düşünmelerinden endişe etti.

Hadisten çıkarılacak hüküm; kötü bir duruma düşmemek için görünen bir yararın terk edilebileceğidir. Bir diğer hüküm, daha çirkin bir fiilde bu­lunmamak için aslen çirkin ve münker görülen bir fiili terk etmek gereğidir. Yönetici konumunda bulunan kimse, halkın dirlik ve düzeni için siyaset ge­liştiren kimsedir ki bu uğurda yaptığı şey, haram olmadıkça tercih edilmeyen bir şey de olabilir.



Hüküm



Bu hadis-i şeriften çıkarılan hüküm, esas itibarıyla günah olmamak şar­tıyla tercih edilmeyen bir fiili, tercih edilen bir fiilin önüne geçirmektedir. Bunda da belirleyici olansa kamu yararıdır.

Kısaca ifade etmek gerekirse, kusur işleme endişesi bulunan hallerde, aslen serbest ve muhayyer kılınan şeylerden imtina edilebilir.



Ders



Büyük sahabî Abdullah b. ez-Zübeyr (ra), Efendimizin bir anlamda vasi­yetini yerine getirmek suretiyle, yönetimde devamlılığın esas olduğunu ka­nıtlamıştır. Aslen olması gereken şeyler, zaman ve mekan şartları elverdiği takdirde yerine getirilmeli, daima daha iyi olana ulaşmaya çalışılmalıdır.

Olayın tarihi arkaplanına baktığımızda, İbni Zübeyr'in gayet samimi bir niyetle yaptığı işin, belki de sırf ona muhalefet etme, farklılaşma endişesiyle başka bir yönetici yarli Haccac tararından iptal edilerek, eski haline getiril­mesi olduğunu görürüz ki bu, İslam ve Müslümanlar açısından tarihsel bir kayıptır.

Sonraki çağlarda giderek gelenekleşen bu yaklaşım, bir biçimde Müslü­man halkların daha iyi olandan mahrum bırakılmalarına yol açan zihniyetin beslenme vesilesi olmuştur.


Bâb: Soru Sahibine Fazlasıyla Cevap Vermek


3- Âdem bize anlatarak dedi ki: Bize İbni Ebî Zi'b Nâfi'den o İbni Ömer'den, o Hz. Peygamber'den (sav) anlatarak dedi ki:

Bir adam, ihrama giren kimsenin ne giyeceğini sordu. Allah Resulü (sav) buyurdu ki:

"Ne bornoz türü (kukuletalı elbise), ne don-şalvar, ne sarık, ne göm­lek, ne alaçehre ve safran değmiş elbise giyer. Arkası açık terlik türü bir şey giyer, bulamazsa mest giysin, fakat ayakkabı kayış bağlama yerin­den gerisini kessin.[3]



Şerh



"Bir adam" Bu adamın kimliğini tespit edemedik.

Alaçehre", Yemen'e yetiştirilen bir tür safrandır. Safran, zağferan olarak tercüme edilmekte olup günümüz Türkçesindeki karşılığı safrandır.



Hüküm



Hac görevini ifa etmek üzere ihrama bürünmesi farz olan bir Müslümanın giymemesi gereken kıyafetler, asıl itibariyle dikişli olanlardır. Dikişli elbise giyinmek haramdır. Beyaz renk giymek emredilmiş olmakla birlikte Hanefi mezhebine göre renkli elbise yıkandıktan sonra boya atma­mak şartıyla ihram niyetiyle giyilebilir.

Bu hadisten çıkarılabilecek diğer bir hüküm de, İlim bölümünde yer al­masını gerektiren husustur. Buna göre dinî hükümlerle ilgili bir konuda, soru sahibinin sorusuna daha kapsamlı bir şekilde cevap verilebilir. Yani cevap, soru ile sınırlı olmayabilir.



Ders



Bu hadis-i şeriften çıkarılabilecek en mühim Ders; dinî bir konuda soru soran kimseye tatmin edici ve kapsamlı cevap vermenin sünnet olduğudur. Buna göre cevap, bütün tereddütleri giderecek, helal veya haram kapsamına giren şeylerin mümkünse hepsini içerecek şekilde verilmelidir.

Peygamber efendimiz (sav) sözkonusu kişinin "ihramlının neler giyebi­leceği" sorusuna, giyilemeyecek şeyleri zikrederek cevap vermiştir. Bu du­rumda, giyilmemesi gereken şeyler dışında her tür kumaşın ihram kisvesi olabileceği anlaşılır ki gayet açık bir cevaptır. Aksi halde giyilebilir bütün kumaş türlerinin sayılması gerekirdi ki bu, insanlar için öğrenilmesi daha zor

bir bilgi olurdu.

Şu halde verilecek cevaplar soru soranın kolayca Öğrenip kavrayabilece­ği bir kapsamda olmalıdır.





--------------------------------------------------------------------------------

Hiç yorum yok: