Perşembe, Ekim 30, 2008

SEYYİD EŞ ŞEYH MUHAMMED ŞERİF BUHARİ (K.S) HAYATI


Bu yazıda geçen anlatımlar,Seyyid Muhammed Şerif Efendi’nin (k.s.), Beşiktaş da ki evinde ve Fikirtepe de ki sohbetlerinde bizzat kendi anlatımlarından alıntıdır.

1996 yılında, vefatından 6 ay önce 124 yaşında olduğunu söyleyen Şerif Efendi,Buhara da dünya ya geldi(nüfusda 1886 yılı yazılı,fakat gerçek doğum yılının 1872 olduğu)Küçük yaş da annesini kaybedip yetim kalan Şerif Efendiyi, Şahı Nakşibendi Hazretlerinin türbedarı Şeyh Feridun hazretleri yetiştiriyor.Şeyh Feridun’un maddi ve manevi terbiyesi altında yetişiyor. Şeyh Feridun,Şerif Efendiyi Anadolu ya gönderiyor.Kars da Seyyid Mehmed Efendi ile görüşüyor.Mehmed Efendi, Palu da Mahmud Samini hazretlerine gönderiyor.Yaklaşık 2 yıl hizmet ediyor.

Şerif Efendi,Mahmud Samini Hazretlerinin abdest suyunu döktükten sonra Şeyhin abdest suyunu kendi başından aşağı döküp içiyor ve o an acaip haller zuhur ediyor kendisinde.Her şeyin,tüm mahlukatın Allahu Teala yı zikrettiğini duyuyor ve değişik haller meydana geliyor.Nere giderse eşyaların,taşların,ağaçların zikirlerini işitiyor.Mahmud Saminin diğer müridleri Şerif Efendi için,bu delirdi heralde dediklerinde Samini hazretleri Şerif Efendiyi birkaç müridiyle Bingöl de Şeyh Selim Efendi ye gönderiyor.Yolda giderken ağaçların,taşların kısaca tüm mahlukatın zikirlerini duyuyor ve hepsi Şerif Efendiye yol veriyor.Bu halde Şeyh Selim in yanına vardıkların da,Şeyh Selim kendisine hayırlı olsun diyerek sen deli falan değilsin, sen dön Şeyhinin yanına diyerek geri gönderiyor ve Mahmud Samini hazretleri kendisine toplam 2 yıllık hizmetinin sonunda hilafet veriyor.Mahmud Samini Hazretleri 1893 yılında vefat ediyor.Daha sonra Şeyh İmam Osman Bedreddin ile de görüşüyor ve İmam Efendiden de hilafet alıyor.



Buhara,Taşkent,Türkistan,Semerkand,Şam,Bağdad,Mekke, Medine

Ardahan,Kağızman,Artvin,Erzurum,Elazığ,Şebinkarahisar,Diyarbakır, Ankara,Bursa, Amasya gibi beldeler de en az 2 ay,bazılarında ise 2 yıl dan fazla kalıyor.

Amasya’dan İstanbul’a geçiyor.Zilaloğlu Camii,Hasan Paşa Camii, Onikiler camii,en son Cumalarını ise Yahya Efendi Camii’nde kılardı.Çok tanıyanı vardı.Herkese aynı yakınlığı hissettirirdi.

''Türkiye'yi karış karış gezdik.Elmasım,altınım,gümüşüm var diyenlerin ceplerine elimizi attığımızda cam kırığından başka bir şeyleri çıkmadı.''buyururlardı.

Seyyid Kasım Arvasi kendisi için vaktin Kutbudur buyurdu.

Siirt’de bulunan Şeyh Müşerref,Şerif Efendi’nin vefatından bir gün önce, ziyaret ettiğinde; ‘’Bu Seyyid çok büyük bir zat.Takatım olsa bu zatı yürüyerek dahi olsa ziyaret etmek isterdim.Elhamdülillah dünya gözü ile görmek nasib oldu.''buyurdular.
Şerif Efendi sohbetlerin de Musa Aleyhisselam ile Hızır aleyhisselamın kıssasını çok anarlardı.

Kendileri,şu zamanımız için, günde;

1 Fatiha, 3 İhlas, 100 salavat-ı şerife ve 200 LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH okuyarak hasıl olan sevabı Peygamberler ve Peygamberimize,Sahabelere,Şühedaya ve Salihlerin ruhuna hediye edilir...Bunun;

''MUHAMMED-İ NURUN,ZUHURUNA SEBEB OLACAĞINI'' söylerlerdi.

Her Perşembe geceleri İmam-ı Busri'nin KASİDE-İ BÜRDE yi okurlardı..

Niyazi Mısri hazretlerinden sıkça bahseder,divanından çokca beyitler okurdu.Ayrıca Akşemseddin hazretlerinin babası Şeyh Hamza(Amasya da KURTBOĞAN lakabı ile meşhur evliya)ile manevi bir bağı olduğu sohbetlerindeki anlatımlarından anlaşılırdı.

30 Nisan 1996 yılı,Salı günü,İstanbulda vefat eden Şerif Efendi nin kabri, Karacaahmet mezarlığında dır.

Hatm-i cem-il Mürselinin fahrıdır fahr-ü fenâ,
Hatm odur kim bir ola yanında hem şâh-ü gedâ.
Devlet-i dünyâ seni bir rütbeye muhtac eder,
Devlet oldur sana her bir rütbeden vere gınâ.
Dersin aklından alursun bil sana olmaz delil,
Dersini var Hak’dan al kim ilmin ola rehnümâ.

Hiç yorum yok: