Evren, zamanın göreceliliği içinde bir düzen içinde işleyen kendi içinde belirli bir yapıdır. Mutlaka ve mutlaka evrende bir düzen vardır. Bu düzen her ne kadar serbestçe görünebilecek kadar geniş açılı olsa da evren, sabit bir düzen içinde işleyen ve kendi kuralları ile varolan bir gerçekliktir. Genel anlamda evrende mutlak ve sabit bir düzen vardır. Bu düzen de hayat yani varolma üzerine kuruludur.
Günümüzde bilim bu düzeni ve bu düzenle ilgili kesin tanıları koymaya çalışmaktadır. Bilimin tanımı budur. Çalışmaktadır diyoruz çünki evrenin sınırsızlığının yanında büyüklük ve küçüklük kavramının da oldukça dipsiz gözüktüğü ortadadır. Ve bu kadar geniş bir yapıyı incelemek ve kesinlikleri araştırmak insan için sonu gelmez gözüken bir durum arzetmektedir. Ancak bilim, özellikle günümüzde daha doğrusu son 2 yüzyılda gerek savaşların karşıtlığından doğan itici güçle, gerekse savaşların sonuçlarının tamamen yıkıcı olmaması ve bilgi saklamadaki şu anki becerimiz sayesinde büyük ilerleme göstermiş ve oldukça yararlı ve etkili bir noktaya ulaşmıştır. Bunun yararı bizedir. Bilimin sınırlarının evrenle eşit düzeyde olduğu varsayılırsa şu an oldukça küçük bir noktadayız. Ancak evrende karmaşıklık ancak gerektiği kadardır. Yani evrendeki canlılarda ihtiyaç kadar karmaşıklık gözlenir. Karmaşık yapıların (insan gibi) azlığı ve tek hücreli canlılar gibi basit yapıların tahmin edilemeyecek kadar çok oldugu bilinmektedir. Örnek vermek gerekirse dünyada her insan başına yaklaşık 6 milyon karınca düşmektedir. Yani evrende karmaşık yapılar az, diğer yapılar yani basit yapılar sayıca çoktur. Bu küçük örnek bilimin bize bir püf noktasını vermektedir. Karmaşık yapıları anladığımızda basit yapılar oldukça nettir. Evreni saymazsak insanda oldukça karmaşık bir yapı gözlenmektedir. Ve bilim artık en azından insanın fizyolojik birçok sorununa çare olabilmektedir. Her bir kum tanesini bir gezegen olarak kabul etsek, evrendeki bütün gezegenler dünyadaki bütün kumsal ve çöllerdeki kum tanelerinin toplamından fazladır.
Sabit bir düzen. Ve bu düzen sonsuz gözüken bir büyüklük küçüklük içinde varoluyor. Bu bize bir soru akla getirmektedir. Bu sayıca yukarıdan aşağıya uzanan piramidin en üst noktasinda ne vardır? Bunu tam olarak bilemesek de bütün bu örnekler ve içinde bulundugumuz düşünce şekli bize mutlak, kesin ve tek bir güç olduğunu ispatlamaktadir. İşte bu güce biz ALLAH diyoruz.
Peki insan bu piramidin neresindedir? Bizce yukarılarda bir noktadadır. Ancak bunun bir getirisi vardir. Evrende yapılar daha doğrusu canlılar karmaşıklaştıkça bunlardan beklenen etkinlik ve gösterdikleri değer beklentisi artmaktadır. Peki insan bu beklentiyi karşılamakta mıdır? Bizce düşünsel olarak fazla değil.
Sayıca insan diğer bütün canlılara oranla yok denecek kadar azdır. O zaman insanların her biri, evrende oldukça nadide varlıklardır. Peki insanlar bunun ne derece farkındadırlar? Bu üstün niteliklerini ne derece kullanmaktadırlar?
Yüce Kitap KURAN-I KERİM'in Tin Suresinin 4. Ayetinde: "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık" buyurulmaktadır. Öğüt almak için yazilabilecek herşey KURAN-I KERİM'de vardır. Bu yazıda amacım sizlere farklı bir perspektif sunarak KURAN-I KERİM'e bu değerler çerçevesinde de bakmanız ve ALLAH hakkında daha fazla bilgi edinmenizdi. KURAN-I KERİM'in ve dinimizin kıymetini bilelim !
Perşembe, Mayıs 01, 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder