Perşembe, Nisan 03, 2008

HÜSEYİN ERKENCİ EFENDİ

Elazığ ili merkezine bağlı Hal Köyü'nden Bekir Oğullarındandır. Soyadı kanunu çıkınca Erkenci soy adını almıştır. 1883yılında Elazığ Hal Köyü'nde doğdu. Yasin Efendinin oğludur. Kur'an okumasını ba­basından öğrendi, hafızlığını babasının yanında bitirdi. Daha sonra istanbul'a giderek Fatih dersiamlarından Bursalı Salih Efendi'nin halka-i tedrisinde bulunmuş. Ulum-i Arabiye yani gramer, sarf, nahiv, hadis, fıkıh, tefsir ve Osmanlıca edebiyat derslerini almış, usulü fıkıh, usulü hadis, feraiz ve intikal derslerini de başararak icazatname almıştır. Bunun yanında hüsni hat ve şiir de öğrenmiş olup, bunlardan da icazet almıştır. Daha sonra medrese-i mütahassisine (Süleymaniye) ye dahil olup Kelâm ve hikmet şubesinde neş'et etmiştir. Ruus imti­hanını da başarıyla kazanıp dersiam olmuştur. Fatih Medresesinde 1331-1339 tarihine kadar dersiamlık İle sahn medresesi ilm-i İçtima müderrisliği ile ibtidai medresesi ilmi içtima müderrisliği ve Arabi müderrisliği yapmıştır. 1339'da Mamuratülaziz ve Harput Dariil Hilafe müderrisliğine. 1340 da tmam-Hatip muallimliğine, 1927 Arapgir ulu-mi Arabiyye mektebi muallimliğine tayin edilmiş, 1931 de bu görevden istifa ederek Elazığ'a gelmiş, 1939 yılına kadar dersiamlığı dolayısıyla Elazığ'da muhtelif camilerde vaizlik görevini yerine getir­miştir. 1939 yılı içinde Hakkâri müftülüğüne tayin edilmiştir. 1944 tarihinde Elazığ'a bağlı Sivrice ilçesi müftülüğüne gelmiştir. 1949 tarihinden 1961 tarihine kadar da Elazığ il Müftülüğü görevini yapmış, 1961 yılı içinde emekliye ayrılmış, 1964 tarihinde vefat etmiştir. Cenaze namazı o dönemin müftüsü Hacı Ömer Bilginoğlu tarafından Yeni Camii'de kıldırılın ıştır. Sank ve cübbe ile dışarda dolaşmak o döneme göre adet olmadığı halde müftünün emri ile bütün Elazığ'daki cami imamları sarık ve cübbe giyerek cenaze namazını kılmaya başlamışlardır. Cenazesi camiden alınarak çok büyük bir halk kitlesinin elleri üzerinde taşınarak Asri Mezarlığında hacı Muharrem Efendinin mezarının sol tarafında toprağa verilmiştir. Müftü Hüseyin Efendi gayet hâlim selim ve çok mütevazı bir insandı. Kimseyi incit­mek istemezdi. Kendi hayatından fedâkârlık eder, yine de başkalarını memnun ederdi. Yüksek islam Enstitüleri ve Imam-Hatip okullarının açılması onu çok sevindirmiştir. Okumayı çok severdi. Doktorlar onu okumaktan men ettiği halde kendini okumaktan alıkoymamış ve de­vamlı olarak okumuştur. Elazığ II Müftüsü iken o dönemin Diyanet işleri Reisi olan Ahmet Hamdi Akseki ve daha sonra Diyanet İşleri Reisi olan Hasan Hüsnü Erdem ile aynı okullarda okumuş, aynı medreselerde dersiamlık yapmışlardır. Ahmet Hamdi Akseki Diyanet işleri Başkanı olunca resmi bir yazı ile Hüseyin Efendi'nin Diyanet işleri Başkanhğı'nın müşavere azalığma yani Din işleri Yüksek Kurulu üyeliğine getirmek istemiştir. Fakat Hüseyin Efendi ben buraya layık değilim diyerek karşılık vermiştir. A. Hamdı Ak­seki benim yerime yani Diyanet işleri Başkanlığına layıksın diyerek ikinci meklubu yazmışsa da, bu teklifi kabul etmeyip Elazığ Müftülüğünde görevine devam etmiştir. Bunun yerine başkan H. Hüsnü Erdem'i Din işleri Yüksek kurulu üyeliğine getirmiştir.
Ruh hakkındaki risalesi 1975-1976 öğretim yılında Erzurum Yüksek islam Enstitüsü 2/A sınıfı seminer çalışması olarak Mustafa Türkgülü tarafından öğrencisi Ahmet Bideci'ye seminer çalışması ola­rak verilmiş ve bugünkü yazıya çevrilmiştir.

Hiç yorum yok: