
Harput'un Meteris Mezarlığı diye adlandırılan yukarı mezarlıkta, Beyzade aile mezarlığının hemen yanı başında medfundur. Etrafı ihata duvarı ile çevrili bulunan bu bölüm, Dağıstanlı Hoca'nın aile mezarlığıdır. Mezar, kesme taş bloklardan yapılmış sanduka şeklindedir. Baş kısmında "Şahide" diye adlandırılan kitabe taşı vardır. Bu taş burada yatan şahsın ulemadan bir zat olduğunu belirtir şekilde yapılmıştır. Sandukanın üst kısmı açıktır. DAĞISTANLI HOCA KİMDİR? Dağıstanlı Hoca yaşadığı devrin en büyük âlimlerinden biridir. 1778 yılında Harput'ta doğmuştur. Esas adı Hacı Hafız Mehmet Efendi'dir. Dedeleri "Dağıstan", dan geldiği için "Dağıstanlı Hoca" adıyla namlanmıştır. ilk tahsilini Harput'ta yapar. Daha sonra Kayseri'ye giderek oranın sayılı âlimlerinden Sadık Efendi'den ders alır. Sadık Efendi, 1768 yılında Kayseri'nin Hasbek Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir. Dağıstanlı Hoca'dan on yaş büyüktür. Bu zat tahsilini Ürgüp, Amasya, Ankara ve istanbul'da tamamlayarak Kayseri'ye dönmüş, elli yıldan fazla bir süre Kayseri'de ilim ve irfanın ışığı olmuştur. Bir çok ünlü talebeler yetiştiren Mehmet Sadık Efendi, dağıstanlı Hoca'ya da ışık tutmuştur. Dağıstanlı Hoca Kayseri'den sonra Mısır'a gitmiş, oradaki âlimlerden çeşitli dersler alarak Halep'e geçmiştir. Halep'te "Haddatzade" namı ile ünlü bir hocanın rahle-i tedrisinden de geçerek Harput'a geri dönmüştür. Gerek Kayseri'deki hocası Mehmet Sadık Efendi'den, gerekse Mısır ve Halep'teki hocalarından aldığı bilgi ve icazetlerle Harput'ta sayılı bir ilim adamı olmuştur. Kendisi zahiri ilimlerin yanında, batıni ilimlerin de âlimiydi. O, yaşadığı dönemde Harput'ta büyük bir otorite idi. Tahsilini tamamlayarak döndükten sonra ilk olarak Sara Hatun Medresesi Müderrisliğine, daha sonra ibrahim Paşa Medresesi müderrisliğine getirildi. Dağıstanlı Hoca topladığı bu ilmi Harput'ta yayarak yörenin ilim ve kültürünün gelişmesinde büyük pay sahibi olmuştur. O, değerli din âlimi ve mutasavvıf Beyzade Hazretleri'ni, Dellalzade Müftü Mehmet Efendiyi, Ebcizade Hacı Tevfik Efendi'yi ve Harputlu Şair Nusret Ebubekir'i yetiştirmiştir. Bunlardan başka onun daha bir çok kişide emeği vardır. Ölüm döşeğinde iken kendi yerine müderrisliğe Beyzade Hacı Ali Efendinin getirilmesini tavsiye etmiştir. O İcazeti Kayseri'deki hocası Sadık Efendi'den almıştır. Dağıstanlı Hoca'nın bugünkü Sara Hatun Camii'nin yeniden yapılışında büyük hizmetleri vardır. Daha önce Sara Hatun Camii'nin yerinde eski ve ahşap bir mescid bulunmakta idi. Bu mescidi eskiden Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun yaptırmıştı. Bu durum kitabeden de anlaşılmaktadır. Hicri 993 yılında bir onarım görmüş, daha sonra üzerinden üç asır gibi bir zaman geçince mescid yeniden harabeye dönmüştür. Mescidin bu durumu ulema arasında konuşulmaya başlanınca devrin müftüsü Hacı Ahmet Efendi başta olmak üzere, Dağıstanlı Hoca'nın da önderliğinde yeniden buraya yakışır bir caminin yapım çalışmaları başlatılır. Eski mescid yıkılarak çevresi satın alınır. Böylece cami alanı genişletilmiş olur. Yeni yapılan Sara Hatun Camii'nin kıblesini Dağistanlı Hoca'nın çizdiği rivayet edilmektedir, inşaat sırasında taş sütunların Elazığ'ın merkezine bağlı "Körpe Köyü"nden getirildiği söylenir. Bununla ilgili bir de rivayet anlatılmaktadır. O günkü imkânlar içerisinde öküz arabaları ile taşınan bu taş sütunların Harput'a nakli esnasında öküzler Harput'un altındaki dik rampayı çıkamayarak bugünkü Saray mevkiinde yatarlar. Bütün uğraşmalara rağmen bir türlü öküzler yerlerinden kalkmaz. Bunun üzerine Dağıstanlı Hoca bizzat bu hayvanların yanına gelerek bir süre Kur'an okur ve hayvanları sevip sırtlarını okşar. Bundan sonra öküzler yerlerinden kalkarak hiç mola vermeden Sara Hatun Camii önüne kadar gelirler. Büyük bir çabadan sonra cami 1843 yıllarında tamamlanarak yeniden ibadete açılır. Dağıstanlı Hacı Hafız Mehmet Efendi 90 yıl yaşadıktan sonra 1868 tarihinde Harput'ta vefat eder. Bugünkü yeri olan Meteris Mezarlığında kendilerine ayrılan bölüme götürülerek defnedilmiştir. Onun ölüm tarihi konusunda Ishak Sunguroğlu 1865 yılını söylemektedir. Oysa onun 1778 tarihinde Harput'ta doğup, 90 yıl yaşadığını bizzat yine îshak Sunguroğlu kendisi "Harput Yollarında" isimli eserinin ikinci cildinde belirtmiştir. 1778 yılında doğup, 90 yıl yaşayan bir kişinin 1865 yerine, 1868 tarihinde ölmüş olması gerekir. Biz bunu bir baskı hatası değilse, dalgınlık olarak niteliyoruz. Bu değerli zatın kabri halk tarafından bir süre ziyaret edilmiş, Haputlular ona gereken değeri hem sağlığında, hem de ölümünden sonra vermişlerdir. Dağıstanlı Hoca'nın evlilikten iki kızı dünyaya gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder